Önce yağmur yağdı, sonra kar
yağdı. Yağmurdan sonra bahar geldi. Bir daha bahar geldiğinde oldu anlatacaklarım.
-------------
Adam sağa döndü uyuyamadı. Sola
döndü yine uyuyamayacağını anladı.
`Bu çıtırtıda uyunur muymuş?` diye
düşündü.
Musluktan sızan suyun "tap tap" ları, ona bir
saatin "zik zak"ları gibi geldiyse de uyuyamıyordu işte.
Saatler sonra kalbi bayıldı. Uyku
ile uyanıklık arası bir şeydi yatağındaki hareketleri adamın. Ashab-ı Kehf`in
Kıtmir`inden farksızdı yataktaki hareketleri.
Ashab-ı Kehf hakkında söylenecek
sözü olmadığını düşündüğü halde, bu kıssayı duyarak büyümüştü, dedesi hep böyle
kıssalar anlatmıştı çocukluğunda adama. Duymuştu ama bilmiyordu.
Bir boğayı aratmayacak güce
sahipti, ama yedi yaşındaki bir çocuğun zekâsının yarısına değil.
Ne musluğun "tap tap"
ları vardı, ne de duvardaki dedesinden kalma saatin "zik zak" ları
vardı artık. Çünkü kilimin üstündeki cevizle oynayan kendinin takırtısı bunları
bastırmıştı.
Uyuyamayacağını, kedinin
uyutmayacağını anlayan adamın gözleri döndü, uykuya yenildiğini sanarak
kendini, gürültünün geldiği yerlerde var olduğunu sandığı mavi sulara fırlattı.
Düşerken denizin serinliğini,
akabinde de azgın dalgaların vücudunu gevşettiğini hissetti.
Betonun üzerine boylu boyunca
uzanan adam.
Hani deniz, nerede su?
Şimdi, asıl bundan sonra ne
olacaktı. Bir değil, birçok yerinin sızısını duydu.
Pencereden sızan yeni doğan ayın
ışığına sokak lambasından gelen ışık karışıyor.
Doğrulmak istedi.
Nedense kendini bir marazlı değil
de, sıhhatli biri gibi hissetti ama... Nafile... Birçok yerinin birden
sızladığını duydu bedeninde.
Olacak değil... Çok kere böyle
şeyler anlatımdışı nedense.
Kendini satıh bir suda yatıyor
sandı. Dalgalar onu içe doğru çekti. Bir kolunu kaldırdı, kolunu denizin tuzlu
suyuna öyle indirdi ki... Betonda patlayan gürültü raftaki kapları oynattı.
Bedeninde bir sıcaklık hissetti. Az sonra başlayacak sızıdan habersiz olarak
öteki kolunu kaldırdı.
(Hangi akla hizmet ediyor
bilinemez.)Ya Fettah, ya Rezzak... Bir boğanın tüm gücünü kullandı. Denizin
mavi derinliğine öyle indirdi ki...
Kendine sorarsan; dalgaları
aşacaktı aklı sıra.
Hiç te hesapladığı gibi olmadı;
kuru betondan ancak bir toz çıktı, ayağını vurduğu raftaki kaplar üzerine
döküldü.
Doğanın fıtratına uygun olmayan bu
hareketi sonunda, rafın tutunduğu duvar çöktü.
Adam, eski yapı duvarın iri taşarı
altında.
Duvarın gerisindeki kümes çöktü.
Tavuklar bahçede.
Horoz adamın üstünde oluşan
(mezarlaşan) tümseğe çıktı ve sanki sabah olmuş gibi üç kez öttü.
-----------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder